birini öldürdüm bugün. ne gözümden bir damla yaş aktı ne de bir hıçkırık koptu ağzımdan. ellerim titremedi bile. çığlıklarını duymadım sağırlaştım acıya. yalvarmadı bana, durmamı istemedi. sadece aptal olduğumu tekrar edip durdu. gülümseyerek baktım ona. yarım ağız küfrettim olanlara. hiçbir şeyi düzgün beceremediğimi, yine elime yüzüme bulaştıracağımı söyledi. önce sesini kopardım ondan. hala bana acır gibi bakıyordu. gözlerini oydum, kan bile damlamadı. atan kalbini parçaladım avcumun içinde. öldürdüm tüm hisleri. duygusallıktan ve acımadan eser kalmadı. ben bugün bir gölgeyi öldürdüm. beni içten içe yiyip bitiren iğrenç siyah kurttan kurtuldum. ne konuşabiliyor, ne bakabiliyor ne de hissedebiliyor artık. sadece duyuyor. çektiğim acılardaki hıçkırıklarımı, öfkemdeki nefes alıp verişlerimi... bana dur, yapma diyemiyor artık. aptal olduğumu, yetersiz olduğumu ve bencil davrandığımı söyleyemiyor. sadece kahkahalarımı duyacak artık. her şeyi tek başıma yaptığımdaki kendimle gururlanışımı duyacak. düşme sesimi ve yere elimi koyup kendimi ayağa kaldırdığımı.
ben bugün duygularımı öldürdüm. tam odamda gerçekleşti bu olay. ama bir damla bile kan damlamadı beyaza çalan halıma. son kez bana sarılmak istediğini söyledi, kalbime yanaştı. ufak bir mum yerleştirdi kalbime. tam yakacakken öldürdüm onu. hiçbir şey ısıtamayacak içimi artık. kibritlerini kıracağım, çakmaklarını patlatacağım gerekirse. ama onlara izin vermeyeceğim. beni yolumdan vazgeçirecek, beni tekrar yenik düşürecek hiçbir hamleye izin yok artık.
odamda, cinayet mahallinde vedalaştım onunla. son kez kalbine dokunup sıkarak parçaladım onu. bana ağlamasına, acımasına fırsat bile vermeden.