sürekli üstüne düştüğümden midir, yoksa taşıyamadığım yükleri omuzlanmaya çalışmamdan mıdır bu dizlerimin ağrısı?
beni boğazlayan uykularımdan kaçmaya çalışırken meğer hiç uyumadığımı fark ettim. bağırmaya çalıştığımda ağzımı bile açmadığımı. neyi toparladığımı düşünsem daha çok dağıttığımı gördüm. kendimi toparlayamadığımı. ağlarken gözlerimden akan yaşların canımı yaktığını fark ettim. hissizliğin içinde dolanan minik bir heyecan aradım. bulamadım. aradığım hiçbir şeyi bulamadım ben.
sevdiğim her şeyin dönüşmesini izledim, güvendiğim her şeyin gözümün önünde yıkılmasını beklemezdim. oldu. nereye kaçsam diye düşünürken gidecek bir yerim bile olmadığını fark ettim. tüm destek çabalarına sırt döndüm, benim düzelecek bir yanım yoktu. benim hiçbir şeye inancım yoktu. tam her şeyin sonuna geldiğimi düşündüğümde sil baştan tekrarladığını fark ettim, kalbimdeki siyah leke iyileşmemiş. yüreğim kararmış.
ben boğuluyormuşum da ellerin kendi elim olduğunu fark etmemişim, ben hareket edemiyormuşum da prangaları benim taktığımı unutmuşum. anahtarları bir yana fırlatıp atmışım meğer. kendimi dört duvar arasında hangi duvara ağlasam diye düşünürken buldum. meğer benim sahip olduğum tek şey hüzünmüş. ben neşenin bu kadar acılı olduğunu bilmiyormuşum. ben sevilmenin nasıl bir his olduğunu unutmuşum. ben kendimi hiçbir zaman tanımamışım.