kırık

kırık
dökük

27.08.2020

imdat çığlıkları

fotoğrafın içine sıkışıp kalmış gülümsemelerim. çığlık çığlığa susuyorum şu anda, boğuluyorum acılar içinde. imdat diyorum, kurtarın beni. bakıp geçiyorlar. bir yandan mezarımı kazıyorum. bedenen ölüşüme hazırlıyorum kendimi.
ne duyguları hissedebiliyorum ne aynada bakabiliyorum kendime. acınası bi yüz, yalandan sırıtmalar, kahkahalarımın arasında saklanan yardım çığlıklarım. her şeyi unutacak kadar içiyorum, her şeyi hatırlıyorum. boğazımı sıkıyor ellerim, kurtulmayı diliyorum. halime üzülüyorum. 
boş sokak, ayak sesleri, nefes alıp verişlerim. kafamın içinden bi ses sesleniyor bana. 'kaç, kurtar kendini.' koşamıyorum, bacaklarımda güç yok. konuşamıyorum, konuşacak nefesim yok. 
neden bana bunu yaptınız? hep yarım gülüşler, çarpık... kurumuş göz yaşlarım, çıkmayan sesim... imdat dercesine bakıyorum size, neden hala sen çok güçlüsün diyerek sırtımı sıvazlıyorsunuz. bütün gücümü size verdim ben, neyi bekliyorsunuz benden? gözümdeki ışığı aldınız, içimdeki umudu, yarınlara inancımı yitirmeme yardım ettiniz. neyi bekliyorsunuz? mutluluğumu verdim size, neden hala sizi güldürmemi istiyorsunuz? el uzatın bana, kalkamıyorum. tutun kolumdan kaldırın beni. n'olur umut verin bana, ışığım kalmadı. 

25.08.2020

BOŞLUĞUNA BOĞULAN HIÇKIRIKLARIM

sana baktığımda hem acıyı, hem nefreti, hem sevgiyi hissediyordum. nefretim sana değildi kendimeydi, acı senden değil bendendi. ama sevgi hak etmediğin kadardı. hem de ufacık bile hak etmemiştin. seni herkesten ayrı tuttum, sandım ki ayrı kaldığın yeri fark edip beni fark edersin. etmedin, hissetmedin bile ayrıcalığını. el üstünde tuttum seni, yerini yadırgadın herhalde. elinden gelen her şeyi yaptın inmek için oradan. düşmek istedin gözümden sanki. 

her şeyi yaptın bana, bütün elinden gelen kötülükleri. bense sadece gülümsedim sana, yanağına elimi koydum, 'senden gelsin gelecekse' dedim defalarca. sen hissetmedin bunu. dokunuşlarımı da gülüşlerimi de. sana dalıp gittim, bir fotoğrafına saatlerce ağladım. gözlerinin içinden kendime bakmaya çalıştım. bakamadım, gözlerinin içini hiçbir zaman göremedim. benim dışımda her yere bakıyordun, beni hiç görmedin. boşluğunla konuştum, boşluğuna sarıldım. odamda varlığını hissettim. defalarca ağladım seninle, sen duymadın. defalarca öptüm seni, hissetmedin.

yüzüme baktın, yanaklarım yanıyordu, kalbim atmıyordu, sanki içime bi ateş koymuşsun gibi terliyordum. bakıyordun bana, benimle konuşuyordun. kabullenemedim, etrafıma bakındım. ama bendim işte, konuştuğun. kendini anlattın bana, gülümseyerek dinledim seni. çünkü; senin kendini bildiğinden daha çok biliyordum ben seni. diğer insanların senin için neler düşündüklerini anlattın bana, gülümsedim tekrardan. umrumda değildi çünkü. bir yere kadar değildi. sen zaman geçtikçe hep onlardan bahsettin, onların düşüncelerinden, onların yaptıklarından, onların senden istediklerinden. beni görmüyormuşsun meğer sen. sadece bana bakıyormuşsun. onları silip sadece beni koyamamışsın oraya. ben reddetmişken herkesin dediklerini, boşver deyişleri hep boşvermişken sen benim oradaki yerimi bile hissetmemişsin.

meğer ben senin için doldurulması kolay bir boşlukmuşum. tuz gibiymişim, istersen şekerle de doldurabileceğin, karabiberle de ve diğer baharatlarla da. ama unuttuğun detaysa tuzun ve diğer baharatların aynı işe yaramaması sadece büyüklüklerinin aynı olduğu. sen benim başıma gelmiş en güzel şeydin de farkında değildin ya sana ne anlatsam boşaymış gibi hissettirdi hep. bana her şeyi anlattın ben sırtını sıvazlayıp yaralarını kapadım. sen tedavi olunca koşarak başkalarına gittin. sen gittikçe hıçkırıklarım arttı. boğulmaya başladım gözyaşlarımla. boşluğuna boğulan hıçkırıklarımla savaşıyordum. 

yokluğuna alıştım, tekrar gelsen tedavi ederim ama gülümseyerek izlerim öteki yapacaklarını. çünkü bilirim; senin her zaman kürkçü dükkanın benim.

24.08.2020

gözlerimin içine bak

çok güvendim insanlara ne olursa olsun elimden tutarlar sandım, tutmadılar. düştüm,parçalandım. devam ettim güvenmeye, yine şüphe duymadım. gözümün içine baka baka devam ettiler yalan söylemeye. hiçbir şey beklememem gerektiğini insanlardan çok geç öğrendim. öğrendiğimde zaten alevler içindeydim ama bilemedim en başından. 

çok sevdim, severler sandım; sevmediler. iliklerime kadar hissettirdiler nefreti bana.yüzüme gülümseyip içten içe küfrettiler. etmediklerinde ise beni zaten hayal kırıklığına uğratacak şeyleri yaptılar. beni hiç sevmediklerine inandırdılar bu sefer. arkama dönemedim, korktum göreceklerimden, çevrilen işlerden. 

hiç utanmadılar, devam ettiler gülümsemeye yüzüme. kandım her birine aynı çocuk gibi. şeker uzattılar, yardım istediler inandım. beni kullanmadıklarına inandım. hayaller içindeymişim. rüya görüyormuşum. çok geç oldu ama anladım. gözlerimi açtım. kaldırdım gözümdeki kötülük geçirmez perdeleri. her şeyi net bir şekilde gördüm. söylenen yalanları, hissedilen nefretleri. çevrilen işleri, uğruna savaştıkları çıkarlarını.

şimdi son kez gözlerimin içine bakın ve beni ne kadar sevip, bana ne kadar güvendiğinizi söyleyin. size gülümseyip, içimden 's*ktir ordan' demeye devam edeceğim.






spotlight

derya deniz

not important