kırık

kırık
dökük

25.08.2020

BOŞLUĞUNA BOĞULAN HIÇKIRIKLARIM

sana baktığımda hem acıyı, hem nefreti, hem sevgiyi hissediyordum. nefretim sana değildi kendimeydi, acı senden değil bendendi. ama sevgi hak etmediğin kadardı. hem de ufacık bile hak etmemiştin. seni herkesten ayrı tuttum, sandım ki ayrı kaldığın yeri fark edip beni fark edersin. etmedin, hissetmedin bile ayrıcalığını. el üstünde tuttum seni, yerini yadırgadın herhalde. elinden gelen her şeyi yaptın inmek için oradan. düşmek istedin gözümden sanki. 

her şeyi yaptın bana, bütün elinden gelen kötülükleri. bense sadece gülümsedim sana, yanağına elimi koydum, 'senden gelsin gelecekse' dedim defalarca. sen hissetmedin bunu. dokunuşlarımı da gülüşlerimi de. sana dalıp gittim, bir fotoğrafına saatlerce ağladım. gözlerinin içinden kendime bakmaya çalıştım. bakamadım, gözlerinin içini hiçbir zaman göremedim. benim dışımda her yere bakıyordun, beni hiç görmedin. boşluğunla konuştum, boşluğuna sarıldım. odamda varlığını hissettim. defalarca ağladım seninle, sen duymadın. defalarca öptüm seni, hissetmedin.

yüzüme baktın, yanaklarım yanıyordu, kalbim atmıyordu, sanki içime bi ateş koymuşsun gibi terliyordum. bakıyordun bana, benimle konuşuyordun. kabullenemedim, etrafıma bakındım. ama bendim işte, konuştuğun. kendini anlattın bana, gülümseyerek dinledim seni. çünkü; senin kendini bildiğinden daha çok biliyordum ben seni. diğer insanların senin için neler düşündüklerini anlattın bana, gülümsedim tekrardan. umrumda değildi çünkü. bir yere kadar değildi. sen zaman geçtikçe hep onlardan bahsettin, onların düşüncelerinden, onların yaptıklarından, onların senden istediklerinden. beni görmüyormuşsun meğer sen. sadece bana bakıyormuşsun. onları silip sadece beni koyamamışsın oraya. ben reddetmişken herkesin dediklerini, boşver deyişleri hep boşvermişken sen benim oradaki yerimi bile hissetmemişsin.

meğer ben senin için doldurulması kolay bir boşlukmuşum. tuz gibiymişim, istersen şekerle de doldurabileceğin, karabiberle de ve diğer baharatlarla da. ama unuttuğun detaysa tuzun ve diğer baharatların aynı işe yaramaması sadece büyüklüklerinin aynı olduğu. sen benim başıma gelmiş en güzel şeydin de farkında değildin ya sana ne anlatsam boşaymış gibi hissettirdi hep. bana her şeyi anlattın ben sırtını sıvazlayıp yaralarını kapadım. sen tedavi olunca koşarak başkalarına gittin. sen gittikçe hıçkırıklarım arttı. boğulmaya başladım gözyaşlarımla. boşluğuna boğulan hıçkırıklarımla savaşıyordum. 

yokluğuna alıştım, tekrar gelsen tedavi ederim ama gülümseyerek izlerim öteki yapacaklarını. çünkü bilirim; senin her zaman kürkçü dükkanın benim.

1 yorum:

spotlight

derya deniz

not important